-
1 узнавать
öğrenmek,haber almak; tanımak,bilmek* * *несов.; сов. - узна́ть1) öğrenmek, haber almak; duymak; anlamakу кого́ ты узна́л об э́том? — bunu kimden öğrendin / duydun / haber aldın?
я расспра́шивал, но ничего́ не узна́л — soruşturdum, ama bir şey öğrenemedim
узна́й-ка, что там за шум — dışarıdaki gürültünün sebebini anlayıver
никто́ на све́те не узна́ет — kimsenin ruhu duymaz
2) врз tanımak; bilmekон вас сра́зу не узна́л — sizi birden tanıyamamış
я узна́л его́ по го́лосу — onu sesinden tanıdım
пое́здка помогла́ нам лу́чше узна́ть страну́ — gezi ülkeyi daha iyi tanımamıza yardımcı oldu
3) tatmak; görmekузна́ть ра́дость матери́нства — ana olmanın verdiği sevinci tatmak
-
2 информироваться
несов., сов.bilgi almak; haber almak -
3 бюллетень
bülten; oy pusulası; rapor* * *м1) bültenинформацио́нный бюллете́нь — haber bülteni
бюллете́нь пого́ды — hava raporu
2) ( избирательный) oy pusulası3) ( периодическое издание) belleten4) ( больничный лист) raporон на бюллете́не — raporludur
получи́ть бюллете́нь на три дня — üç günlük rapor almak
-
4 предупреждение
с1) ( действие) haber verme, ihbar etme; uyarma; önlemeсисте́ма ра́ннего предупрежде́ния — воен. erken ihbar sistemi
2) uyarı; ikaz; ihtar; ihtar cezası ( дисциплинарное взыскание)ему́ сде́лано предупрежде́ние — ihtar / uyarı cezası ile cezalandırıldı
предупрежде́ние об увольне́нии с рабо́ты — işten çıkarma uyarısı
он уво́лен без предупрежде́ния — ihbarsız olarak işine son verildi
он при́был / прие́хал без предупрежде́ния — habersiz geldi
сде́лать предупрежде́ние прави́тельству — дип. hükumete uyarıda bulunmak
сде́лать кому-л. предупрежде́ние — спорт. birine ihtar vermek
получи́ть предупрежде́ние от судьи́ — спорт. hakemden ihtar almak
См. также в других словарях:
haber almak — kendisine bildirilmek, öğrenmek, bilgi edinmek Sizden haber almayalı bir seneden fazla oldu . P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzun kulaktan haber almak — uzaktan uzağa haber almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duyum almak — bir konu hakkında haber almak, bilgi edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İHBAR — Haber vermek. Haber almak. Alınan haber. Anlatmak. (Bak: Ahbâr … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
istihbar etmek — haber almak, duymak, öğrenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
İSTİŞMAM — Koklamak. Kokusunu almak. * Hissetmek, sezmek, dolayısı ile anlamak. * Uzaktan haber almak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
işitmek — i 1) Kulakla algılamak, duymak Doktorun sesini işitince koştu, yanakları kırmızı, gözleri parlıyordu. H. E. Adıvar 2) Haber almak 3) nsz Kendisine söylenilmek Gayet sert bir adam olan hesap hocasından boyuna azar işitiyordu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
öğrenmek — i 1) Bilgi edinmek Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım. B. Felek 2) Bellemek 3) nsz Yetenek, beceri kazanmak Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti. R. H. Karay 4) Haber almak Hüseyin, ayrılma… … Çağatay Osmanlı Sözlük